Buraya Reklam Verebilirsiniz

Güzellik uykusu

Geç yatıp uykumuzu alamadığımız zaman bunun faturasını hemen ertesi sabah
ödemek zorunda kalırız: Gözlerimizin altında mor halkalar, yüzümüzde çizgiler oluşmuştur, cildimiz solgun ve kurudur. Bu olumsuz tablonun kaynağı bir gece önceki kötü bir uykudur. Çünkü tıp, uykunun sadece iki iş günü arasındaki karanlık ve yatakta geçirilen süreç olmaktan öte bir önem taşıdığını artık kanıtladı. Peki, uyku sırasında ruh halini ve dış görünümü böylesine etkileyecek kadar neler olup bitiyor? Uyku sırasında hormon düzeyimiz dengeleniyor, sindirim sistemi hızla çalışıyor, bağışıklık sistemi kendi içinde yoğun bir faaliyete geçiyor ve vücudumuzu kaplayan cildimiz yoğun bir çalışma içine giriyor.

GÜZELLİĞİN SIRRI DA UYKUDA 

Cildimizin pürüzsüz kalabilmesi her gün 10 gram ölü deri hücresinin katılmasıyla sağlanır. Bunun gerçekleşebilmesi için, her akşam derimizin en üst tabakasındaki hücreler bölünmeye başlar. Uyku esnasında ise büyüme hormonunun artması ve stres hormonunun düşmesiyle birlikte bu reaksiyon sürat kazanır. Gecenin sessizliği bu işlev için en ideal ortamdır. Çünkü şimdi ne güneş, ne rüzgar, ne de hareket ve stres karmaşık hücre bölünmesini engelleyemez. İşte bu yenilenme saatlerinde cildin, başta oksijen olmak üzere, bir dizi besin maddesine ihtiyacı vardır. Alınan her solukta cilt, ihtiyacı olduğu oksijeni depolar. Bu nedenle akşamları yatmadan önce yatak odasını iyice havalandırmayı ihmal etmeyin, yaz aylarında ise açık pencere uyumayı alışkanlık haline getirin. İlerleyen yaşla birlikte cildin oksijen alımı güçleştiği için, 30 yaşından sonra havanın temiz olduğu bir ortamda uyumaya daha çok dikkat edilmesi gerekir.

UYKU, CİLDİ YENİLİYOR 

Uyurken, özellikle de rüya gördüğümüz saatlerde vücut ısısının 2 derece artmasıyla birlikte, organizma bol miktarda sıvı üretir. İşte bu nedenle sabahları uyandığımızda saçlarımız nemlenmiş, şekilleri bozulmuştur. Yağ bezleri geceleri yenilendiğinden, uyku sırasında yağ salgılaması genelde azdır. Bu nedenle, cildi kuru olanların gece yatarken cildine nemlendirici krem, hatta cilt yağı uygulaması doğru olur. Laboratuarlarda her geçen gün yenileri üretilen bu ürünlerin amacı, cildin bioritmine ayak uydurup, hücreleri yenilenmeleri sırasında glikoz, vitamin ve oksijen gibi gereksinim duydukları maddelerle beslemektir. Kesin olan bir nokta da, tüm maddelerin cilt tarafından gündüze oranla gece daha iyi emildiğidir. İşte bu nedenle cildin uyku sırasında alerjen maddelere karşı daha duyarlı olduğu tahmin ediliyor. Uyku uyurken unutmamanız gereken belki de en önemli husus, ultraviole ışınlara maruz kalmamak. Çünkü bu tehlikeli ışınlar, bölünmekte olan hücrelere zarar verebilir, hatta deri kanserine kadar yol açabilir. Düzenli olarak solaryuma girenlere de bir tavsiyemiz var: Solaryum seansları için mutlaka gündüz saatlerini seçin, asla akşam ve gece solaryuma girmeyin.

EN İYİ UYKU GECE YARISINDAN ÖNCE Mİ? 

Uyku uzmanları, kanımızdaki büyüme hormonu düzeyinin uykuya dalar dalmaz ani bir yükseliş gösterdiğini saptamış. Bu nedenle, ister geceyarısından önce, ister geceyarısından sonra yatın, uykunun ilk 3,5 saati gerçek bir güzellik uykusudur. Ancak uykunun yeterli ve derin olması şartıyla. Bu, bütün uyku aşamalarından, yani uykuya dalıştan sakin uykuya, derin uykudan rüya görmeye kadar tüm safhaların gecede 4 ya da 6 kez tekrarlanması demektir. Gece yarısından çok sonra yatmayı alışkanlık haline getirmiş olanların bu alışkanlıklarını sürdürmelerinde bir sakınca yok. Ancak önemli olan vücuda alıştığı düzeni her zaman sağlayabilmektir.

UYKUDA KIRIŞIKLIKLAR KAYBOLUR MU? 

Böyle bir mucizeyi kim istemez? Mimiklerin ya da güneşin yol açtığı kırışıklıklar hiçbir şekilde kaybolmaz elbette. Ancak ciltteki bazı kat ve çizgilerin geceleri yok olduğu da bir gerçektir. Çünkü yattığımızda cildimiz daha fazla sıvı depolar. Tansiyon düşüp, damarların genişlemesiyle, dokuya bol miktarda sıvı akar. Hareketsiz olduğumuz için de bu sıvının ciltten akması zorlaşır. Sonuç, dokunun gerilmesi, küçük kırışıkların aldığı destekle kaybolmasıdır. Gün içinde ise, ciltte depolanan bu sıvı vücuda yayılır ve yüzdeki çizgiler yeniden belirmeye başlar. Gecenin olumlu etkisini sürdürebilmek, özellikle E vitaminli nemlendirici kremlerle mümkün olabiliyor. Şunu da unutmayın ki, ne kadar uzun süre yatakta kalırsanız kalın, huzursuz bir uyku ya da yanlış bir yastık da sabahları kırışık bir yüzle uyanmanıza neden olur. Alabileceğiniz en iyi önlem, olabildiğince alçak bir yastıkla uyumayı alışkanlık haline getirmektir.

NE KADAR UYKUYA İHTİYACIMIZ VAR? 

İçinde yaşadığımız toplum, insanoğlundan günün 24 saati zindelik talep ediyor. Günümüzde başarı ibresi sabah, gece, gündüz, kısacası her an canlı olabilen kişilerden yana. Kesintisiz verimlilik, sadece iş yerinde değil, boş zamanlarda da bekleniyor. Bu durumda 8 saat uyku, tembellere özel bir ihtiyaç mı? Kesinlikle hayır. Çünkü şu kanıtlanmış bir gerçek ki, sık sık yeterince derin ve uzun uyku uyuyamayan kişiler, hastalıklara karşı daha dayanıksız oluyor. Devamlı gerilim halindeysek, sağlıklı uyku uyuyamayız. Böyle durumlarda organizma dengesini kaybederek stres hormonunu bol miktarda salgılar. Hatta, kandaki seviyesinin en düşük olması gereken akşam saatlerinde bile vücut bu hormonun üretimini durduramaz. Böyle durumlarda vücudun bioritmi kontrolden çıkar. Bu dengesizliğin cilde etkisi kaçınılmazdır: Cilt kurur, pul pul kalkar, çatlar, hücre bölünmesi düzenli gerçekleşemediği için cilt giderek incelir. Kuru cilt daha da kururken, pürüzlü cilt siyah nokta ve sivilcelerle dolar. Uyku uzmanları, "Ne kadar değil, nasıl uyuduğunuz önemlidir. Gerekli olan derin uyku ve rüya aşamaları 6 saate de sığdırılabilir. Ancak çoğu insan beden ve beynini yeni güne hazırlayabilmek için genellikle 7-8 saat uykuya ihtiyaç duyar. Bu da kişinin kendini iyi hissetmesi için kaçınılmazdır" diyor.

UYKUYLA GELEN SAĞLIK 

Kobaylarla araştırmalar yapan uyku uzmanları, uyumalarına izin verilmeyen kobayların uykusuzluğa 3 hafta dayanabildiklerini tespit etmiş. 3 hafta sonra bağışıklık sistemleri çöken hayvanlar, ateşlerinin yükselmesi sonucu ölmüşler. Soğuk algınlığı, bronşit ya da mide bağırsaklarımızı üşüttüğümüzde ayakta duramaz, kendimizi hemen yatağa atarız. Tıp çevreleri hastalık ve uyku ihtiyacı arasındaki bağlantının sırrını artık çözdü: Bağışıklık sistemimizin en yüksek verimle çalıştığı, yani bir enfeksiyonun söz konusu olduğu zamanlarda uykuya dalarız. Uyku uzmanlarına göre, bakteri ve virüslere karşı düzenlenen bir saldırı sonucunda vücutta toksinler oluşur ve bu toksinler kana karışarak uyku ihtiyacını meydana getirir. Yemeklerden sonra bastıran uykunun da bir açıklaması var: Yemekle birlikte mide ve bağırsaklara bol miktarda yabancı protein, mantar ve mikroplar girer. İşte böyle bir ortamda savunma sistemimizi korumak adına bir öğle uykusu uyumamız yararlı olur. Ancak hücre yenilenmesi ve hormonal reaksiyonlar sadece geceleri meydana geldiği için, öğle uykusunun güzelliğe hiçbir katkısı olmaz. Yani çoğumuzun inandığının aksine güzellik uykusu gece uykusu değildir. Gerçek güzellik uykusu, gece uyunan uykudur. Çünkü beynimizin salgıladığı melatonin hormonu hava karardıktan sonra üretilir. Cildin yenilenme işlemini işte bu hormon başlatır.

KEDİLER GİBİ UYANMAK 

Sakın, gözlerinizi açar açmaz yataktan fırlamak gibi bir hata yapmayın. En doğrusu, kediler gibi uyanmak: Yerinizden kalkmadan önce gerinin, dönün, esneyin, gevşeyin... Bu, tıpkı 100 metrelik bir koşuya hazırlanmak gibidir. Çünkü kaslarınız yeni güne ağır ağır hazırlanır, dolaşım sisteminiz harekete geçer. Kortizol hormonu sabahın ilk saatlerinde iç pilimizi şarj etmeye başlar ve sabahın 6'sı ile 8'i arası kandaki kortizol oranı en yüksek düzeye çıkar. İşte bu noktada cildin yenilenme işlemi sona ermiş, günlük koruma programı devreye girmiştir. Dermatologların, kortizol salgılamasının hızlandırılması için "soğuk" bir önerisi var: Sabahları duşun altında hiç olmazsa 3 saniye boyunca buz gibi suyu vücudunuza püskürtün. Buz gibi suyla irkilin, canlanın, güne zinde ve güzel başlayın.

GÜZELLİK UYKUSUNUN İPUÇLARI 

Günümüzde doktora başvuran her 5 kişiden biri, ileri derecede uykusuzluktan şikayetçi ve çözümü genellikle ilaçlarda arıyor. Oysa bu maddeler sağlıklı bir uyku vermekten çok uzaklar. Tek yaptıkları, insanlarda narkoz etkisi yaratmak. Ve en önemlisi: Birçok uyku hapı ve damlası kısa bir süre sonra bağımlılık yapıyor.

GEVŞEME: Yatağa yatmadan önce beyninizi boşaltmaya, dikkatinizi uyku üzerinde toplamaya çalışın. Bunun için sıcak bir banyo almanız, ya da yatağa uzanarak birkaç sayfa kitap okumanız yeterli. Gece aniden uyananlara, çok basit ancak bir o kadar da etkili bir ipucu: Hemen sayı saymaya başlayın.

BESLENME: Fazla kilolar kalp ve karın bölgesine basınç yaparak solumayı güçleştirdiği için, şişman insanlar daha zor uyur. En iyisi, yatmadan 3-4 saat önce hafif, karbonhidrat değeri düşük gıdalar almak. Kepekli besinler, muz ve sütün sakinleştirici, uykuya dalmayı kolaylaştırıcı gıdalar olduğunu unutmayın.

ALKOL: Bir kadeh şarap ya da bir bardak bira gerginliğinizi alır elbette. Ancak daha fazla miktarda alkol aldığınız takdirde, uykunuz tıpkı hapların etkisiyle olduğu gibi, narkoza dönüşür. Salgılama sisteminiz alkolün eseri olan toksinlerle mücadele ettiği için gecenin bir ortasında uyanırsınız.

YATAK: Yatağınız sert değil, ancak sağlam ve esnek olsun. Yatağınızın asgari ölçüleri boyundan ve eninden 30 santim fazla olmalıdır. Çiçek tozlarına karşı duyarlıysanız, akşamları yatmadan önce mutlaka başınızı yıkayın. Aksi takdirde tozlar yastığınızda birikir.

TEK Mİ ÇİFT Mİ? Eğer eşler, aynı zamanlarda yatmayı ve uyumayı alışkanlık haline getirmişse, uyku ritimleri zamanla birbirine uyum sağlar. Ancak uykusu çok hafif olan kişiler, eğer imkanları varsa ayrı bir odada uyumayı tercih etmelidir. Aynı kural, eşleri horlayanlar için de geçerlidir. Çünkü horlama gürültüsü 80 desibele kadar ulaşabilir, bu da bir çimen biçme makinesinin yarattığı gürültüyle eşdeğerdir
Derleyen
Mustafa Sezgin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Uyarı

Bu sitedeki içerikler tanı ve tedavi amaçlı değil, tamamen bilgilenme ve sağlıklı kalma konusunda tavsiye amaçlıdır. Burdaki bilgilerin tanı ve tedavi amaçlı kullanılmasından doğacak sonuçlardan sitemiz sorumlu tutulamaz. Sağlık ile ilgili bir probleminiz olması durumunda bir doktora başvurmalısınız.