tag:blogger.com,1999:blog-60314622742512814662024-03-19T07:54:52.048+03:00Kadın Ve YaşamKadınlar İçin, yemek tarifi,sağlık,cinsellik,çocuk,diyet,güzellik,rüya tabiri,şifalı bitkiler,şifalı taşlar,hamilelik,gebelik,evlilikUnknownnoreply@blogger.comBlogger8102125tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-12606031612312840412018-01-25T15:04:00.000+03:002018-01-25T15:04:52.511+03:00Lamaze Yöntemi Nedir?Hamile olan kişiyi duygusal ve bedensel olarak doğuma hazırlamaya <b>lamaze yöntemi</b> adı verilir. Anne adayı doğum esnasında bebeğin anne karnından dışarıya nasıl bir işleyiş ile çıkacağını, hangi kaslarını niçin kasıldığını hangi organların nasıl ve niçin açıldığını, bebeğin doğum kanalında nasıl ilerlediğini bildiğinden rahatlayacaktır. Ayrıca doğumun hangi evresinde olduğunu daima bilerek doğum ekibinin verdiği bilgileri kolaylıkla anlayacak, her evrede psikolojik olarak doğuma hazırlanmış, fizik olarak güçlü bir bedenle bilinçli bir olarak doğum yapacaktır. Lamaze yöntemini ünlü "Pavlow’un köpeğinde deney yaparak koşullu olarak aldığı tepkilere dayanır. Bir kişinin beyni, belli bir uyarıyı kabul edip, çözümlemek ve doğru olan cevabı vermeye eğitilebilir. Bu yöntemi Lamaze’den önce yapan Rus psikologlar, bu yönteme "Psikoprofilaksi" ismini verdiler. Psikoproflaksi, beynin yani "bilincin korunması" demektir. Onlara göre bir hamile kadın doğru eğitilirse rahim kasılmalarına açılmaya yönelik olumlu sonuçlar verecektir. Bu araştırmacıların yaptığı çalışmalar neticesinde bilinçli eğitilmiş hamileler her rahim kasılmasında korku ve kendini sıkmak yerine, gevşeme ve bilinçli nefes almayla , doğumlarını çok daha kolay ve kısa sürmesini sağlamışlardır. Normal doğum yaparak çocuk sahibi olmayı düşünüyorsanız bu yöntemle ilgili destek almanızda yarar vardır. <br />
<br />
<i>İlgili aramalar: lamaze yöntemi nedir, lamaze metodu ne demektir, lamaze nedir</i>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-52754452116025902172017-12-12T23:40:00.000+03:002017-12-12T23:40:02.628+03:00Kıl Dönmesi Tehlikeli Mi?<strong>Kıl Dönmesi Tehlikeli Mi?</strong> <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-xx24iDA4EvA/Uwo3wPrFZeI/AAAAAAAABWQ/GzUq8QMCJtg/s1600/kil+donmesi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://2.bp.blogspot.com/-xx24iDA4EvA/Uwo3wPrFZeI/AAAAAAAABWQ/GzUq8QMCJtg/s1600/kil+donmesi.jpg" /></a></div>
Kıl dönmesi verdiği kaşıntı ve ağrının dışında ciddi bir sorun değildir. Kıl dönmesi cilt ve cilt altındaki dokuya etki eder. İç organlara ulaşması gibi bir durum söz konusu değildir. Fakat kıl dönmesinin bulunduğu bölgenin yara şeklinde dışa açılması enfeksiyon riskini beraberinde getirir. Bu tarz bir enfeksiyon, kıl dönmesinin dolaylı yönden tehlikeli hale gelmesine neden olabilir. Bunun dışında anüse yakın bir bölgede olursa oturup kalktığında acı vereceği için çok fazla ağrı sızı yapar. Bu da aslında basit olan bu rahatsızlığı çekilmez bir hastalık haline getirebilir. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-E6QFjXdj9fs/Uwo33AWazPI/AAAAAAAABWY/P-DYmVdflJk/s1600/cok-uzun-kil-donmesi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="kıl dönmesinin tehlikesi var mı" border="0" src="https://1.bp.blogspot.com/-E6QFjXdj9fs/Uwo33AWazPI/AAAAAAAABWY/P-DYmVdflJk/s400/cok-uzun-kil-donmesi.jpg" title="kıl dönmesi tehlikeli midir, kıl dönmesi ameliyat edilmezse ne olur" /></a></div>
Kıl dönmesi tehlikeli mi ya da kıl dönmesi ameliyat edilmezse ne olur gibi sorular bu rahatsızlıkla karşı karşıya kalanların en sık sorduğu sorulardır. Esasen ameliyat olmazsanız bir tehlikesi yoktur fakat kıl kökünün yayılarak çevre dokulara ilerlemesi durumunda ameliyatla daha fazla alanın çıkarılması gerekebilir. Bu da cilt kaybına neden olabilir. Her ne kadar bu durum hayati açıdan bir tehlike olmasa da görünüş itibariyle ürkütücü sonuçlar da çok ender olarak ortaya çıkabilmektedir. Bazı uzun süren akıntılı kıl dönmesi vakalarında hasta bir yerine iki ameliyat olmak zorunda kalabilir. <br />
<br />
<i>İlgili aramalar: kıl dönmesi tehlikeli midir? kıl dönmesi ameliyat edilmezse nolur?</i><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-tr4zkkkLreQ/Uwo4J65Tm4I/AAAAAAAABWg/2i0pleY9fLU/s1600/kil+donmesi+2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="sırtta kıl dönmesi" border="0" src="https://4.bp.blogspot.com/-tr4zkkkLreQ/Uwo4J65Tm4I/AAAAAAAABWg/2i0pleY9fLU/s400/kil+donmesi+2.jpg" title="kıl dönmesi" /></a></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-72439592772651037422017-12-12T02:24:00.000+03:002017-12-12T02:24:50.424+03:00Uykuyu Kaçırma Yöntemleri<b>Uyku Kaçırma Yöntemleri</b><br />
<br />
Gün içinde bitkinlik kişilerin ister istemez uykularının gelmesine neden olmaktadır. Uykunuzu kaçırmak için yapacak olduğunuz mücadele yardımıyla uykusuzluk kısmi olarak da önlenebilir. Yeni uyandığınız vakit bile uykunuz var ise yapacaklarınız ile kendinizi toparlayabilirsiniz. <br />
<br />
<b>Oturuş pozisyonunuzu değiştirin</b> <br />
Oturduğunuz pozisyon uykunuzu getiriyor olabilir. Pozisyonunuzu değiştirmeniz uykunuzun gitmesini sağlayabilir. Rahat yere oturuyorsanız eğer pozisyondan keyif aldığınız için uyuma hissi yaratabilir. <br />
<br />
<b>Aşırı soğuktan ve aşırı sıcaktan sakının</b> <br />
Havaların haline göre etkilenmeniz kaçınılmazdır. Bulunduğunuz yer sıcak olması size uyku hissi yaratabilir, daha hafif ve uykunuzu getirmeyecek yere gidiniz. Uykunuz kısmi olarak de olsa açılacaktır. <br />
<br />
<b>Spor yapın</b> <br />
Vücudunuz bitkinlik ve halsizlikten istediğiniz gibi hareket etmeyebilir. Yapacak olduğunuz spor uykunuzu kaçırdığı gibi daha dinç sağlıklı düşünür olursunuz. <br />
<br />
<b>Üşüyün</b> <br />
Soğuk yerler uykunuzu kaçıracak, soğuğun etkiyi kan akışını hızlandırdığı gibi sizi birazda olsa huzursuz edeceğinden uykunuzun açılmasına imkan vermektedir. <br />
<br />
<b>Heyecan</b> <br />
Vücudunuzun adrenalin hormonunu salgılamasına neden olacak birşeyler yapmanız kendinize gelmenizi sağlayacaktır. Uyku sorununuzu ortadan kaldırarak rahatlamanızı sağlayan etkilerdendir. <br />
<br />
<b>Kahkaha</b> <br />
Gülmek beyninizi uyardığı gibi kan akışınızın düzenli şekilde akmasına imkan vermektedir. Güldüğünüz zaman uykudan daha mühim şeyler olduğunu düşünerek hareket edebilirsiniz. <br />
<br />
<b>Elinizi yüzünüzü yıkayın</b> <br />
Mümkünse soğuk su ile elinizi yüzünüzü yıkayınız, soğuk su uyarıcı etkiyi yardımıyla uykunuzun kaçmasına imkan vermektedir. <br />
<br />
<i>İlgili aramalar: uykuyu kaçırma yöntemleri, uykuyu kaçırmak için ne yapmalıyız, uyku nasıl kaçırılır</i>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-20409964232989931712017-12-12T02:23:00.000+03:002017-12-12T02:23:35.939+03:00Fazla kilolarımdan kalıcı kurtulabilir miyim?<b>Fazla kilolarımdan kalıcı olarak kurtulabilir miyim?</b> <br />
<br />
Fazla kilolarımızdan kurtulmak için sağlıklı ve dengeli bir diyet yapmalıyız. Çünkü kısa zamanda verilen kilo hızlı sonuç verebilir, ilk başta yüz güldürücü olabilir ancak aslında giden yağ değil su ve kastır. Bu kayıplarda dirençsiz kalmamızı ve hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olur. Çok düşük kalorili diyetlerin; baş ağrısına, konsantrasyon bozukluğuna, sinirliliğe, yorgunluğa, bulantıya, kabızlığa, safra ve böbrek taşına, tansiyon düşüklüğüne, adet düzensizliklerine, cilt kurumasına, saç dökülmesine, metabolizma hızında azalma gibi zararlara neden olduğunu unutmamamız gerekir. Kalıcı olarak kilo vermek tabi ki mümkündür. Dengeli ve sağlıklı bir diyet uygulamanız , düzenli egzersiz ve yaşam tarzı değişiklikleri kalıcı kilo vermenin en önemli püf noktalarıdır. Kilosu çok olan kişiler için diyet yapmak zamanla zor gelebilir. Bu sebeple araştırın diyetinize değişlik katın ve motivasyonunuzu yüksek tutun. Diyet yaparken başarısız olmamak için kolay pes etmemelisiniz. Kilo vermek için ilaç kullanmak çok doğru olmayabilir. İlaç kullanacaksanız doktor kontrolünde yapmalısınız. Tabi ki genel sağlık durumunuzun iyi olması çok önemlidir. Obezite olan kişilerde genelde ilaç ek olarak verilir. Kendi isteğinize bağlı olarak zayıflatıcı ilaçlar kullanmayınız. Bir çok yan etkilere hatta ölüme neden olabilir. Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-13734215660639360372017-11-09T14:48:00.001+03:002017-11-09T14:48:31.772+03:00Saç Dökülmesini Önleyen Yiyecekler<b>Saç Dökülmesini Önleyen Yiyecekler</b> <br />
<br />
Saç dökülmesi öncelikle genetik ve kalıtsal yönlerden meydana gelmektedir. Fakat bunun dışında tükettiğimiz besinlerde saç dökülmesini tetikleyici etkenler arasındadır. Genetik yönden saç dökülmesi gerçekleşmişse bunun önüne geçmek zor olabilir fakat beslenme yönünden saç dökülmesi gerçekleşiyorsa beslenmemize dikkat ederek bunun önüne geçmek mümkün olabilmektedir. Beslenme alışkanlığımıza önem vermek saçımızın görünümünü ciddi oranda etkilemektedir. Saçlarımızın daha hacimli ve gür çıkmasını istiyorsak bazı yiyeceklerin tüketilmesine özen göstermekte fayda var. Bunlardan bir kaçını söyle sıralayabiliriz. <br />
<br />
Günlük hayatta sürekli tükettiğimiz besinlerden bir tanesi kuruyemişlerdir. İçerisinde E vitamini bulunduran badem, ceviz gibi kuruyemişler saçlara canlılık ve parlaklık sağlamaktadır. Badem yağları, ceviz yağları gibi aktarlarda kolaylıkla bulabileceğimiz ürünler mevcuttur. Diğer bir yemiş türü olan yer fıstığı ise saçların dökülmesini önleyebilmektedir. <br />
<br />
Sürekli tükettiğimiz bir besin türü olan yoğurt hem saçlara de cilde iyi gelmektedir. Yoğurt protein yönünden zengin olması bakımından gayet sağlıklı ve kullanımında sakınca bulunmayan bir besin türüdür. <br />
<br />
Çinko bakımından zengin bir içeriğe sahip olan deniz ürünleri örneğin midye, karides vb. saç hücrelerini güçlendirerek daha sağlıklı bir görünüme kavuşmasını sağlamaktadır. Fakat aşırıya kaçılması durumunda fazla çinkonun saç dökülmesine yol açacağı unutulmamalıdır. <br />
<br />
Yine günlük hayatta sıkça tükettiğimiz meyveler ise içerisinde C vitamini bulundurduğundan çeşitli enfeksiyonları önleyerek bizi dış etkenlerden korumaktadır. Güneş ışınlarının saçlarımızı yıpratmasını istemiyorsak portakal, mandalina, greyfurt gibi meyveleri sıkça tüketmeliyiz.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-34579430480913609242017-11-09T14:48:00.000+03:002017-11-09T14:47:59.786+03:00Maydanoz Suyunun Faydaları<b>Maydanoz Suyunun Faydaları</b> <br />
<br />
Kilo vermek için doğru tercih olan maydanozun suyu da çok faydalıdır. Maydanoz içinde bulundurduğu maddeler sayesinde vücutta ki fazla yağların yok edilmesini sağlamaktadır. Maydanoz özellikle her daim genç kalmak isteyen veya genç bir görünüşe sahip olmak isteyen kişiler için bir numaralı bir yiyecektir.Karaciğer rahatsızlığı olan kişilerin maydanoz suyu tüketmeleri tavsiye edilmektedir. Çünkü maydanoz suyunun yağ oluşumunu önleyici özelliği karaciğer de oluşabilecek yağlanmaları yok etmektedir.Kış aylarında çok çabuk grip veya nezle olan kişilerinde hiç tereddütsüz bir şekilde tüketebilecekleri maydanoz suyu demir eksikliği olan kişiler içinde çok faydalıdır. Hamilelik dönemlerinde düzenli bir şekilde tüketilen maydanoz suyu, vücutta ki düşük demir oranını yükseltmektedir. <br />
<br />
Maydanoz suyu erkeklerin korkulu rüyası olan prostat için faydalı olduğu gibi kadınlarında ağrılı geçen adet dönemlerinde doğal ağrı kesici bir özelliğe de sahiptir. Maydanoz suyu kandaki oksijen oranını yükselttiği için özellikle böbreklerin, karaciğerin ve idrar yollarının temizlenmesini ve sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlamaktadır. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-2w3Kcsq0ZvA/U7CVxIlnDpI/AAAAAAAACLM/_MZoCgEwE5Q/s1600/maydanoz-suyu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="maydanoz suyunun faydaları" border="0" src="https://2.bp.blogspot.com/-2w3Kcsq0ZvA/U7CVxIlnDpI/AAAAAAAACLM/_MZoCgEwE5Q/s400/maydanoz-suyu.jpg" title="maydanoz suyu" /></a></div>
Kilo vermek isteyen kişilerin yapmaları gereken en önemli şey az yemek ya da diyet uygulamaktan çok metabolizmalarını hızlı çalıştıracak gıda maddelerini tüketmek olmalıdır. Maydanoz suyunun diğer bir özelliği de metabolizmayı hızlandırmasıdır.Fakat maydanoz suyu ile kilo veren kişiler bir müddet sonra maydanoz suyunun tüketimini keserlerse geçici bir süreliğine zayıflamış olurlar. Sürekli zayıf kalmak için maydanoz suyunun tüketimine devam edilmesi gerekmektedir. Sürekli tüketimden bahsettiğimiz nokta şu maydanoz suyunu 15 gün boyunca düzenli olarak tükettikten sonra 10 gün ara verip sonra tekrar 15 tüketilmelidir. Bu 15 gün tüketip 10 gün mola işlemi sürekli yapılmalıdır ancak böyle faydalı olabilir. <br />
<br />
<i>İlgili aramalar: maydanoz suyunun faydaları nelerdir? maydonoz suyu nelere iyi gelir?</i>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-56580577113911352122017-11-09T14:47:00.000+03:002017-11-09T14:47:27.973+03:00Kabızlığa İyi Gelen Yiyecekler<b>Kabızlığa İyi Gelen Yiyecekler</b> <br />
<br />
Kabızlık, gün içerisinde tükettiğimiz gıdalarla bağlantılıdır. Yanlış beslenmeler, uygulanan yanlış diyetler, vücuda yeteri kadar sıvı girmemesi, tam tahıllı gıdaları yeteri kadar tüketmemek, beyaz undan yapılan gıdaların çok fazla tüketilmesi, vücuda çok fazla kafein girmesi, çok fazla çikolata tüketimi gibi daha bir çok yanlış davranış kabızlığa hatta kronik kabızlığa neden olmaktadır. <br />
<br />
Kabızlığın önlenmesi için yapılması gerekenler şunlardır. Öncelikle vücudumuza günlük posa alımını fazlalaştırmalıyız. Çünkü posa alımı dışkılamayı artıracağından dolayı önemlidir.Yetişkin bir kişini günlük posa alımı yaklaşık olarak 22-30 gramdır. Bu da gün içerisinde tüketilen gıdalara dikkat edilmesiyle sağlanmalıdır.Örneğin günde üç ya da beş porsiyon meyve, hiçbir öğünü aksatmadan çiğ veya haşlanmış sebze,haftanın belirlediğiniz üç gününde kuru baklagil ve tam tahıllı ekmeklerle sağlanmalıdır. Kabızlık problemi olan bir kişini, beyaz ekmek ya da beyaz undan yapılmış gıdaları tüketmemelidir.Gıdalar içinde en etkili posa kaynağı buğday kepeğidir. <br />
<br />
Kronik kabızlıkta ise keten tohumu tüketilmelidir.Bir tatlı kaşığı keten tohumu kullanmak kronik kabızlık için iyi gelmektedir. Fakat dikkat edilmesi gereken bir konu vardır. Posa kaynağı yönünden zengin olan buğday kepeği ve keten tohumu uzun süre ve çok miktarda kullanılmamalıdır. <br />
<br />
Günlük su tüketiminizin azalması da kabızlığa ol açmaktadır. Bunun yanında gazlı içecekleri ve hazır meyve sularını çok fazla tüketmenizde kabızlığa yol açmaktadır. Kabızlık problemi yaşamak istemiyorsanız her sabah ılık su içmeniz faydalı olacaktır. Ayrıca kabızlık problemi olanların kahvaltılarından tahıl gevreklerini eksik etmemeleri,tam buğday ekmekleri tüketmeleri, brokoli, Brüksel lahanası, yer fıstığı, kivi, keten tohumu, armut gibi gıdalar tüketmeleri gerekmektedir. <br />
<br />
<i>İlgili aramalar: kabızlığa iyi gelen yiyecekler, kabızlığı geçiren besinler</i>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-8727169009200561712017-11-09T14:46:00.000+03:002017-11-09T14:46:32.727+03:00Bademcik Ameliyatı Sonrası Nelere Dikkat Edilmeli?<b>BAĞDEMCİK AMELİYATI SONRASI NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?</b><br />
<br />
Bademcik ameliyatı olmuş hastaların bazıları aynı gün taburcu olurken bazıları da bir gece hastanede yatabilir. Bu durumunuza doktorunuz karar vermektedir. Bademcik alındığı bölümde açık yara olduğu için ameliyat sonrasında kanama olabilir. Bu durumda doktorunuza haber vermelisiniz. Bademcik ameliyatı sonrası 2 haftaya yakın yarası kapanana kadar sğrılarınız olabilir. Ağrılar kişiden kişiye göre farklı olabilir. Ağrı kesici kullanabilirsiniz. Bademcik ameliyatı sonrası ağrılar yutkunurken daha fazla olur ve ağrısı kulağa vurabilir. Yetişkinlerdeki bademcik ameliyatı sonrası oluşan ağrılar çocuklardakine göre daha fazla olabilir. Ameliyatınızdan sonra anestezinin etkisi tam olarak geçene kadar (4 saat) bir şeyler yememeniz ya da içmemeniz gerekir. Ne zaman ağızdan gıda alacağınızı hemşireniz size bilgi verir. Genel olarak bol su içmeniz, yumuşak, soğuk ve boğazınızı tahriş etmeyen gıdalar almanız sizin için daha iyidir. <br />
<br />
<b>AMELİYAT SONRASI:</b> <br />
<br />
<b>İlk gün:</b> Sık aralıklarla soğuk çay, şerbet, komposto, süt, dondurma alabilirsiniz. <br />
<b>2. gün:</b> Bunlara ek olarak oda sıcaklığında, yoğurt, ayran, muhallebi, puding alabilirsiniz. <br />
<b>3. ve 4. gün:</b> Yumuşak gıdalar, patates püresi, rafadan yumurta, makarna gibi yiyecekler. <br />
<b>5. gün:</b> Tahriş edici, batıcı, çok soğuk ve çok sıcak olmamak şartıyla doktorunuza danışarak normal yemeğinize başlayabilirsiniz.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-50024916297715111842017-11-08T18:45:00.000+03:002017-11-08T18:45:22.905+03:00Diyabet Hastalarında Cilt SorunlarıDiyabet hastalığı insanın cildinde kuruluk yapar. Diyabette dikkat edilmesi gerekenler ilaçlarınızı düzenli almanız ,ve bunun yanı sıra egzersiz, beslenme ve kan şekeri takibidir. En önem vermemiz gereken bir diğer unsurda cildimiz olmalıdır. Cildinize yeteri kadar önem vermezseniz diyabet ilerleyen yıllarda cilt sorunlarına neden olabilir. Kan şekerimiz yüksek gittiği dönemlerde vücudumuzda yara açılma ihtimali daha fazladır. Vücudumuzdaki bu bölgeler ayak, ağız gibi organlarımızdır. Diyabetli hastanın sık beslenmesi gerektiğinden dolayı dişleri her öğün sonrası fırçalanmalı ve her ara öğün sonrası ise ağız çalkalanmalıdır. Diş eti iltihabı oluşmuşsa yara iyileşmesinin geç olabileceği düşünülmeli ve mutlaka diş hekimine gidilmelidir. Günlük ılık su ve bitkisel sabunlarla banyo yapılmalıdır. Yıkandıktan sonra vücudunuzu iyice kurulayın ve mutlaka nemlendirici veya vazelin kullanın. Ayaklarda ise parmak aralarının ıslak kalmamasına dikkat etmeli ve buralara krem sürmemelisiniz. Evinizde plajda vs gibi yerlerde terlik giymeden gezmeyin. Giydiğiniz ayakkabı ve çoraplarınıza önem vermelisiniz. Bütün kesikleri, sıyrıkları sabun ve suyla yıkayın, üzerlerini kuru, steril bir bandajla örtün. Bir kesik yada sıyrık iyileşmez ve o bölgede kızarıklık, sıcaklık, şişlik, zonklama, irin gibi enfeksiyon belirtileri görürseniz hemen doktorunuza ve diyabet hemşirenize haber vermelisiniz. Elinizi yaralayabilecek işler yaparken eldiven giyin. Güneş yanığından korunmak için özellikle yüksek faktörlü ve cildinize uygun güneş kremleri kullanınız. <br />
<br />
İlgili aramalar: diyabet hastalarında cilt sorunları, şeker hastalarında cilt problemleriUnknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-16213706883485360372017-11-08T18:44:00.001+03:002017-11-08T18:44:44.217+03:00Baş Ağrısından Nasıl Kurtuluruz?Her insanın yaşadığı baş ağrılarının farklı sebepleri olabilir. Baş ağrısı çeken kişiler doktor muayenesi olmalı ve doğru teşhis ve tanı ile birlikte gerekli tedaviyi görmelidir. Baş ağrılarının sebepleri arasında migren hastalığı, sinüzit, kireçlenme ,tansiyon, strese bağlı rahatsızlıklar geliyor. Bazı baş ağrısı hastalığına yakalan kişiler buna çare bulamaz ise umutsuzluğa düşebiliyor. Bu rahatsızlık için gidilebilecek tıbbi bölümler nöroloji, dahiliye, göz, kulak burun boğaz branşları gelmektedir. Baş ağrısı hastalığı çeken kişiler korkuya kapılıp problem haline getirebilir fakat her durum ciddi bir problemin göstergesi değildir. Ancak yüzde onluk bir kısmı tümör, kanama ve damar tıkanıklığı gibi problemlerden olabiliyor. Geriye kalan yüzde doksanlık kısmı değişik sorunlardan meydana gelmektedir. Baş ağrılarınız varsa bu strese ve yoğunluğa bağlı ise düzenli uyku uyumanız, kendinize vakit ayırıp dinlenmeniz ve beslenme şeklinize dikkat etmenizde fayda vardır. Ayrıca bitkisel çaylar kullanabilirsiniz. Sorunlarınızı çözerken pozitif düşünerek gerilmemenizi sağlayarak baş ağrısına neden olabilecek durumu ortadan kaldırmış olursunuz. Evinizde çok kapalı ortamda bulunmayın. Evinizi arada bir havalandırın ve vakit bulursanız yürüyüş yapın. Hem sağlığınız hem de baş ağrılarınız için fayda göreceksiniz. <br />
<br />
<i>İlgili aramalar: baş ağrısından nasıl kurtuluruz, baş ağrısından kurtulmak için ne yapmalıyız, baş ağrısı nasıl geçer</i>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-38562902847682454442017-11-07T14:18:00.000+03:002017-11-07T14:18:34.833+03:00GENİTAL SİĞİL NASIL BULAŞIR?Hem kadında hem erkekte genital bölgede görülen bir siğildir. Enfeksiyon sonucunda oluşur. Bu enfeksiyona hpv (human papilloma virüsü) denir. Genital bölgede bir veya birden fazla iğne başı kadar küçük ağrısız kitlelerdir. Ülkemizde de giderek sıklıkta görülen bu cinsel yolla bulaşan enfeksiyonun hem erkekte hem de kadında, fakat özellikle kadınlarda sağlık sorunlarına neden olabilir. Bunlar görüldüğünde muayene olunmalı müdahale edilmelidir. Çoğu virüs hastalığında olduğu gibi HPV de bir kez vücuda girdiğinde hücreler içinde yerleşir ve zaman zaman alevlenmelere yol açar. Bu sebeple HPV enfeksiyonu kesin tedavisi olmayan bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Bu hastalık cinsel yolla bulaşır. Genellikle birden çok eşi olan veya daha önceden olmuş kişilerde görülür. HPV virüsü penis ve vajina ağzı gibi nemli bölgelerde gelişir. HPV cinsel temasla bulaşan bir hastalık olduğundan gerekli önlemleri almalısınız. Virüs bulaşıcı olduğu için birliktelik yaşanacak kişide çok belirgin siğiller varsa ilişkiye girmemek gerekir. Siğil olan kişinin tedavi görüp hastalığın temizlenmesi beklenmelidir.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-58928639250294499692017-11-07T14:17:00.001+03:002017-11-07T14:17:38.716+03:00Erken Doğum Nasıl Anlaşılır?<b>Erken Doğum Nasıl Anlaşılır?</b><br />
<br />
Gebelerde doğumun gerçekleşmesi için rahimde kasılma olması ve bu kasılmaların rahim ağzını açacak kadar şiddetli ve sürekli olması gereklidir. Fakat her kasılmada da ağrı olmayabilir. Genelde belde ve kasıklarda adet sancısına benzer ağrılar hissedilir. Kişi bunu karnında bir sertleşme olarak hisseder. Eskiden söylenen ve günümüzde de bilinen kadınları içinde halk arasında nişan adı verilen sümüğümsü bir tıkacın gelmesi ya da normalden fazla sulu bir akıntı olması erken doğum göstergesidir. İstirahat ile geçmeyen bu tür sancılar olduğunda doktora başvurulmalıdır. Bebek aşağıya doğru bastırıyor gibi bir his oluşur. Erken doğum belirtileri hissettiğinizde yaptığınız işi bırakın. Bir saat sol yanınıza dönerek yatın. 2-3 bardak su için.1 saat içinde belirtilerde gerileme olmaz ise doktorunuza haber vermelisiniz. Gebeye tanı konduktan sonra tedavi tıbbi olarak yapılır. Çok şiddetli durumlarda hastaneye yatırılarak damardan verilen ilaçlar yardımı ile kasılmalar azaltılmaya çalışılır. Gebeliğin devam etmesinin anne ya da bebeğin hayatını tehlikeye atacağı düşünülürse tokoliz (rahim kasılmalarının durdurulmasına yönelik girişim) uygulanmaz. 37 haftayı geçen bir gebelik ise, sancılar doktorunuzun takibiyle kendi seyrine bırakılabilir. <br />
<br />
<i>İlgili aramalar: erken doğum nasıl anlaşılır, erken doğumun belirtileri neler, doğumun belirtileri nelerdir, doğumun başladığı nasıl anlaşılır</i>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-14687788829639026992017-11-07T14:17:00.000+03:002017-11-07T14:17:06.534+03:00Hamileler Neden İdrar Kaçırır?Hamileliğin ilk aylarında böbreğin süzdüğü kanın miktarında artışlar olur. İlk üç ayın sonunda bu miktar en yüksek seviyesine gelir. Böbreğinizin yaptığı idrar çoğalmaya başlar. Bu durum daha çok idrar yapmanıza ve hemen sıkışmanıza neden olmaktadır. Hamilelerin idrar torbasıyla büyümekte olan rahimleri anotomik yer değiştirmelere başlar. Rahminizin büyümesi aynı zamanda idrar torbanızın yukarı doğru veya geriye doğru çekilmesine sebep olur. Gebelikte progesteron hormonu yükselir. Bu hormon, ilk rahim olmak üzere bir çok organının gevşemesine neden olur. Artmış progesteron östrojen reseptör sayısını azaltır. Bu da urge inkontinansa (idrar kaçırma) yol açan önemli sebeplerden iridir. İdrar yolu enfeksiyonu da idrar kaçırmaya neden olur. Mesane duvarının idrar yolu enfeksiyonları ile hassaslaşması sonunda oluşur. Öksürükte karın içi basıncı etkiler ve idrar kaçırmaya neden olabilir. Gebelere idrar egzersizleri ve perine kaslarını çalıştırıcı egzersizler verilmesi iyi olur. Bu egzersizlerle idrar kaçırma sorunu azalabilir. Bunlar yapıldığı halde Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-36434042496526129102017-11-07T14:16:00.000+03:002017-11-07T14:16:14.945+03:00Genital Siğil Bulaşıcı Mıdır?Hpv siğili bulaşıcılığı yüksek olan bir hastalıktır. HPV bulaştıktan sonra 2-6 ay içerisinde kuluçka zamanı biter. Daha sonrasında sonra siğil adı verdiğimiz kitlelerle vücutta kendini gösterir. Belirtilerini bireysel özellikler oldukça etkiler. Özellikle erkeklerde enfeksiyon tümüyle belirtisiz olabilir. Kadında da belirtisiz seyredebilir, ancak belirtisiz seyreden bu durumlar doktor muayenesinde ortaya çıkar. Büyüteçle (kolposkopi) yapılan ayrıntılı incelemelerde dış genital bölgede ve vajinada saptanmaktadır. Özellikle kadınlarda bazı durumlarda vajina-anüs arası bölgeyi, anüsü ya da vajinayı tümüyle dolduran karnabahar görüntüsüne sahip dev kitlelere de rastlanmaktadır. Oral (ağız yoluyla) ilişki uygulamalarında ağız içinde de lezyonlar olabilir. Kadınlarda bazen HPV enfeksiyonunun belirtileri sadece jinekolojik muayenede inceleme sonucu anlaşılabilmektedir. Bu virüs cinsel yolla bulaşır. Bilhassa erkekten kadına daha kolay bulaşmaktadır. <br />
<br />
<i>İlgili aramalar: cinsel siğil bulaşır mı, genital siğil bulaşıcı mı, cinsel bölgedeki siğiller bulaşıcı mıdır</i>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-67650721318526639832017-11-07T14:15:00.000+03:002017-11-07T14:15:06.532+03:00Kolesterol Belirtileri Nelerdir?<b>KOLESTEROL BELİRTİLERİ NELERDİR?</b> <br />
<br />
Kolesterol, hücre yapısının kurulmasında gerekli olan, hormon ve enerji üretimine katkıda bulunan, koyu bala benzer bir yağdır. İnsan vücudu ihtiyacı olduğu kadar kolesterol üretebilmektedir. Beslendiğimiz yiyeceklerden de kolesterol vücuda geçer. Kolesterol çoğalırsa damarlarda yığılmaya başlar. Buda yüksek kolesteroldür. Yüksek kolesterol tek başına bir hastalık değildir fakat damarları zarar vermesiyle en başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere ölüm tehlikesi olan hastalıklara sebep olur. Yüksek kolesterolün belirtileri olur. İki çeşit kolesterol vardır. İyi olan (HDL) ve kötü (LDL) olarak ayrılır. İyi kolesterol, kötü kolesterol seviyesinin düşürülmesine ve damarlardaki yapışkan tabakalarının temizlenmesine yardımcı olurken, kötü kolesterol damar tıkanıklığına, kalp hastalıklarına ve kan dolaşımı hastalıklarına neden olabilir. Yüksek kolesterolden korkulması gerekir. Çünkü LDL (kötü kolesterol) belirtileri çok azdır. Yüksek kolesterol sizi hasta etmez, günlük hayatınızı etkilemez, belirtisi yok denebilecek kadar azdır ve genellikle doktor kontrolleri sırasında yapılan testlerle görülür. Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-72136102115786268302017-11-07T14:14:00.001+03:002017-11-07T14:14:45.230+03:00Kaç Çeşit Mantar Vardır?<b>Kaç Çeşit Mantar Vardır?</b> <br />
<br />
Mantar hastalıklarının çok çeşidi vardır.Çünkü çok fazla türde mantar bulunur. Bunlardan en sık görüleni el ve ayak mantarıdır. Ayak mantarı nemli ve hava almayan ayakkabılardan, değiştirilmeyen çoraplar ya da havuzlardan, spor salonlarından kapılan mantarlarla ayaklar çok kolay hastalık kaparlar. Çok terleyen ayaklarda da mantar olabilir. Bu sebeple havalı ve ayağınız rahat edebileceği ayakkabılar tercih edilmelidir. Mantar özellikle ayak parmaklarının arasında pişik benzeri bir görüntü ve sulanma, kaşıntı, kızarıklık ve kötü koku ile başlar ve hızla ayağın üstüne doğru yayılabilir. Bazı hallerde ayak tabanının derisi kalınlaşır ve pul pul olur. Birde el mantarı vardır. aynen ayak mantarları gibi el mantarı da nemli ve ıslak ortamı sever. Özellikle eli çamaşırdan ve bulaşıktan çıkmayanlar el mantarına daha kolay yakalanabilirler. El mantarının ilk belirtileri özellikle elin ikinci ve üçüncü parmakları arasında oluşan ve avuç içine doğru yayılan kaşıntı ve kızarıklardır. Bu evreden sonra bu bölgelerde beyaz lekeler oluşur. Muayene olunmalı mantarın çeşidine göre ilaç kullanılmalıdır. Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-48178439308131867722017-11-07T14:14:00.000+03:002017-11-07T14:14:20.355+03:00Grip Nasıl Tedavi Edilir?<b>GRİP NASIL TEDAVİ EDİLİR?</b> <br />
<br />
Grip hastalığı normal şartlarda bir hafta içerisinde iyileşme gösterir. Fakat uzun süren veya ikincil viral geçiriliyorsa sağlık kuruluşlarına başvurmalısınız. Üst solunum yolu enfeksiyonu (ÜSYE), Soğuk algınlığı, gribal enfeksiyon, rinofarenjit adlarıyla bilinir. İki yüze yakın çeşitli virüs akut ÜSYE yapabilir. Etken influenza virüsü olduğunda ÜSYE grip olarak nitelenir. Viral ÜSYE genellikle 3-7 günde, etken influenza virüsü ise 7-14 günde kendiliğinden iyileşir. Soğuk hava viral ÜSYE sebebi değildir. Fakat kışın kapalı alanda ortak yaşamın artması ÜSYE nin bulaşmasını fazlalaştırır. Alışılmış olarak görülen grip başlangıçlarında hastalığı geçirmeyi sağlayan bazı tedaviler uygulanabilir. Gripte en önemli tedavi dinlenmektir. Ayrıca bol bol c vitamini alınmalıdır. Bol su veya sıvı tüketimi yapılmalıdır. Doktorunuzun yazdığı gribal enfeksiyon ilaçları da kullanılır. Bunun yanında burunda kaşıntı ve hapşırık varsa doktorunuz antihistaminik ilaçlar yazabilir. Burun tıkanıklığı varsa açıcı spreyler kullanılmalıdır. Sonrasında öksürük başlayabilir. Anneler çocuklarına gelişigüzel ilaçlar başlamamalıdır. Doktor tarafından ilaç yazılmalıdır. Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-27570586979748882232017-10-19T15:01:00.001+03:002017-10-19T15:01:50.276+03:00Memede Ağrı Neden Olur?<b>Memede Ağrı Neden Olur?</b> <br />
<br />
Memede ağrının bir çok nedeni olabilmektedir. Memenin büyüme dönemi, meme ile alakalı bir çok hastalıktan ya da yumurtalıklardan salgılanan hormonlarla ilgili memede ağrı gelişebilir. Bu sebeple son yıllarda tıbba göre meme, kadın üreme organlarının bir parçası olarak düşünmektedirler. Meme kanseri kadınlarda en çok görülen kanserdir. Her on kadından bir tanesi hayatının bir zamanında meme kanseri ile yüz yüze gelebilirler. Bu sebeple meme hastalıklarının ilk olarak meme kanserinin zamanından önce öğrenilmesi toplum sağlığı açısından da mühimdir. Meme ağrılarına genel olarak verilen ad mastaljidir. Kadınların hemen hemen hepsinde görülebilir. Özellikle bu ağrıya sebep olan bir hastalık olmayabilir. Adet zamanlarınızdan kaynaklanan ağrılar vardır. Adet olacağınız günden bir hafta önce başlar. Bu ağrılar fazlada olabilir. Mastaljisi olan bir kadının uygun sütyen takması, adet öncesi dönemde tuz çay ve kahve içmeyi azaltması lazım. Ağrılarınız artarsa hafif bir ağrı kesici içebilirsiniz. <br />
<br />
<i>İlgili aramalar: mastalji nedir, meme ağrısı neden olur, memede ağrının nedenleri nelerdir</i>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-85673913061984973582017-10-19T15:01:00.000+03:002017-10-19T15:01:20.077+03:00Kısırlık Niçin Olur?<b>Kısırlık Niçin Olur?</b> <br />
<br />
Kısırlık doğum kontrol ilaçları kullanmadan ve önlem alınmadığı halde 1 sene geçmesine rağmen hamile kalamamaktır. Kısırlık sorunu yaşayan ailelerin yaklaşık %30’unda erkekte, %30’unda kadında ve %30’unda ise hem erkekte hem de kadında problem olabiliyor. Ailelerin %10’unda ise yapılan birinci basamak testler ile gebeliğe engel olan herhangi bir sorun bulunamamaktadır. Bu probleme “açıklanamayan kısırlık” adı verilmektedir. Erkeklerde kısırlık bir çok değişik sebepten olabilir. Geçirilmiş enfeksiyonlar, genetik sebepler, hormonal bozukluklar, diyabet, böbrek yetmezliği gibi metabolik hastalıklar, inmemiş testis gibi hallerde erkek kısırlığının en başta gelen sebepleridir. Aynı zamanda çevre kirliliğinin çoğalması radyasyon, kimyasal maddelerden etkilenme, sigara tüketiminin artması, alkol ve bağımlılık veren maddelerin kullanımı gibi çevresel sebepler de son dönemde erkek infertilitesinin görülme sıklığını artıran diğer nedenlerdendir. Artık son yıllarda sperm olmayan hastaların çeşitli tedavilerle sperm alması sağlanıyor. Kadınlarda ise cinsel ilişkinin hamile kalma zamanına uygun yapılmaması, fallop borularının tıkalı olması, döl yatağında görülen hastalıklar, hormon salgılarının yetersiz olması, rahim veya dış üretim organlarından doğabilen şekil bozuklukları, şeker hastalığı veya tiroid bozuklukları, vücut yorgunluğu, sinir ve stres kısırlığın sebepleridir.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-87933460336852874852017-10-19T15:00:00.001+03:002017-10-19T15:00:51.744+03:00Yüksek Kolesterolün RiskleriKolesterolünüzün yüksek olup olmadığını bilmek hastalıkların ortaya çıkmasını önlemez. Uzun süre yüksek kolesterolü bulunan insanların yaşayabileceği en büyük riskli hastalıklardan biri damar tıkanıklığıdır. Kolesterolün damar duvarına yapışmasıyla başlayan süreç, zaman içinde damarların elastikiyetini kaybederek sertleşmesi ve kan akışı için kullanılan yolun daralmasına neden olur. Bu yapışkanlar damarları çatlatabilir ve çatlaklarda kan pıhtılaşmasına sebep olur. Pıhtılaşma, zaten kolesterol birikmesi nedeniyle daralan damarı iyice daraltabilir ve kan akışı olmayabilir. Tüm bu oluşumların sonucunda da inme ve kalp krizi gibi hayati tehlike yaratan sağlık problemleri yaşanır. Az görülmesine rağmen yüksek kolesterolün diğer bir belirtisi cilt tabakasında biriken kolesterol nedeniyle göz çevresinde, el ve ayaklarda görülen kabarıklıklardır. Bu kabarıklıklar yağ kitlesi gibidir. Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-33721195830904903822017-10-19T15:00:00.000+03:002017-10-19T15:00:19.742+03:00Kolonoskopi Kimlere Yapılır?<b>Kolonoskopi Kimlere Yapılır?</b> <br />
<br />
Kolonoskopi, içi boşluklu bir organımız olan kalın bağırsağın kolonoskop adı verilen katlanabilir bir aletle inceden inceye tetkik edilmesidir. Bağırsak dışı kalıplaşmış: bağırsak duvarına ait olağan dışı ve bağırsak boşluğundaki patolojilerle ilgili sonuçlar alınır. Bağırsak duvarına ait olağan dışı kitleler mesela tümör, polip, divertikül, kolit, damarsal patolojileri içerir. Bağırsak boşluğuna ait patolojiler ise taşlaşmış dışkı, yabancı cisimler, parazitler, torsiyonlar olabilir. Bu işlemin yapılması çok önemli ciddi hastalıkların önlenmesini sağlar. Ayrıca kolonoskopi, hekiminizin iltihaplı bölümleri fazla büyümeleri (kitleleri) ve ülser hastalıklarını teşhis etmesini sağlar. Kolonoskopi kalın bağırsak ve rektum kanserlerinin erken teşhisi için sık uygulanan bir işlemdir. Kabızlık çekiyorsanız ve bu sürekli hale gelmişse kolonoskopi yapılır. 10 gün dışkı yapamayan kişilerde mutlaka ilaç tedavisi için kolonoskopi yapılır. Yani kolonoskopi, bağırsak hareketlerindeki uzun süre devam eden ishal, kabızlık , karın ağrısı, kilo kaybı, makattan kan gelmesi gibi rahatsızlıklarda uygulanır. Genelliklede kan bağınız olan kişilerde kolon kanseri olanı varsa belirtiler yokken kolonoskopi yaptırmanız gerekir. Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-51071826598897955122017-10-19T14:59:00.001+03:002017-10-19T14:59:43.237+03:00Grip Nasıl Bulaşır?<b>GRİP NASIL BULAŞIR?</b> <br />
<br />
Grip bulaşıcı bir hastalıktır. Bazı önlemler alabilirseniz gribin bulaşma ihtimalini en aza indirmiş olursunuz. Grip en çok başka kişilerle tokalaşma yoluyla bulaşır. Grip olan kişilerle ağız ağza yakından konuşulursa hastalık bulaşır. Grip hastalığı öpüşme yoluyla da bulaşır. Grip salgını yaşandığı dönemlerde kalabalık yerlerde ve ortamlarda grip virüsü yaygındır. Bünyeniz hemen hastalığı kapabilir. En sık elle bulaşır. Çünkü hasta olan insanların burunlarından ellerine virüs bulaşır. Bizde bu virüsü tokalaşırken kaparız. Bu sebeple grip olan biriyle selamlaşırsanız ellerinizi iyice yıkamalısınız. Kendinizi hasta olan kişilerin bulunduğu ortamlardan uzak tutun ve az tokalaşmaya çalışın bulaşma riskini azaltın. Ayrıca grip olan kişiler sürekli hapşırabilir ve bulunduğu ortama grip baloncukları yayar. Evi veya bulunduğunuz ortamı havalandırmalısınız. Hasta olan kişiyle aynı evi paylaşıyorsanız temiz bir mendille ağzını kapatarak hapşırmasını rica etmelisiniz. Bunları yapılmazsa grip hemen bulaşabilir. Ayrıca hasta olan kişiyle aynı tabak, kaşık vs eşyaları kullanmayınız. Aynı yatağı paylaştığınız kişilerle gece yatarken yüz yüze uyumamanızda da fayda vardır. Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-36832752135161631862017-10-19T14:59:00.000+03:002017-10-19T14:59:10.196+03:00Prematüre Bebek Bakımı Nasıl Olur?<br />
<b>Yenidoğan Ünitesinin Ortamı Önemli</b><br />
<br />
Stresin bile beyin gelişimini menfi etkilediğini, yapılmakta olan radyolojik ve başka incelemelerin bunu kanıtladığını söyleyen Doç. Dr. Nermin Tansuğ, "Bebek yenidoğan ünitesinde stres içindeyse, ağrısı varsa, üşüyorsa, vücut ısısı yüksekse, bebeğe sert girişimlerde bulunuluyorsa bütün bunlar bebeğin hafızasına kaydoluyor ve uzun vadede türlü travmalara neden olabiliyor" diyerek yaklaşımın ve hastanenin fiziki şartları nın epey mühim olduğunun altını çiziyor. <br />
<br />
<b>Enfeksiyon Riski Fazla</b><br />
<br />
Başka bir mühim konu da bebeğe fazlaca el sürmenin sakıncalı olduğu. Bağışıklık sisteminin düşük olması sebebiyle bu bebeklerde enfeksiyon riskinin yüksek olduğunu ifade edici Doç. Dr. Tansuğ, ""Bebeğe her dokunuş enfeksiyon ihtimalini fazlalaştırır. Mümkün olduğunca bebeği ellemeyip rahat bırakmak gerekir. Bu sebeple de genelde bütün bakımlar bariz bir saate toplanır"" diyor. Bebeğin ağrı çekmemesi için de gerekli önlemlerin alınması mühim bir nokta. Eğer bazı tedavilerin uygulanması gerekiyorsa olanaklı olduğu kadar bebeğin bu süreci ağrısız geçirmesi sağlanmaktadır. <br />
<br />
<b>Anne Bebeğe Dokunduğu An Aralarında Kuvvetli Bir Bağ Oluşuyor</b><br />
<br />
Erken doğan bebek uzun bir müddet yenidoğan ünitesinde kalabiliyor ve dolayısıyla bu süre boyunca anneden ayrı olmaktadır. Eğer o sırada anne bebeğini ziyaret etmeyip dokunmuyorsa anne* bebek arasında bağ oluşmadığına dikkat çeken Doç. Dr. Tansuğ, ""Bebek stabilize olduğu an, anne ile alakalı de çok büyük bir sorun yok ise biz anneyi üniteye almaktayız. Bebek de annesi dokununca bunu hissediyor"" diyor ve duygusal bağın ne denli güçlü olduğunu bir örnekle açıklıyor: ""Öyle ki, bazı zamanlar bebeğin aralıklı solunum sıkıntısı olduğunda, bebeği anne kucağına verdiğinizde bütün sıkıntı sona eriyor. Bununla birlikte bu ten teması annenin süt üretimini da artırıyor."" <br />
<br />
<b>Bebeğiniz Taburcu Edildikten Sonra</b><br />
<br />
Erken doğan bebek her ne kadar gerekli testler yapılıp, sağlığına kavuşarak hastaneden taburcu edilse de bakım süreci devam etmektedir. Bilhassa evde bebeğe yapılmakta olan ziyaretler enfeksiyon riskini artırdığından bu konu ile ilgili ailenin ve yakın çevresinin anlayışlı, bilinç sahibi bir tutum sergilemesi gerekmektedir. Odanın sıklıkla havalandırılması, ışıklandırmanın sağlanması, bebeğe dokunma dan evvel ellerin yıkanması bilhassa damlacık enfeksiyonu ve respiratuar sinsisyal virüs riskini azaltmak yönünden epey önemli. Birinci aydan başlayıp rutin aşıları ile respiratuar sinsisyal virüsünden koruyan, ilk beş ay süresince aylık aşıların yapılması, anne* babanın da boğmacaya karşı muhakkak aşılanması, bebeğin günlük olarak temiz hava alması için dışarı çıkartılması, yine taburculuk sonrası yapılışı lazım olan bakım kıstasları içerisinde er alıyor. <br />
<br />
Bebeğin giydirilişi hususunda aşırılıktan kaçınılışı gerektiğini de hatırlatan Doç. Dr. Tansuğ, "Siz kendinizi nasıl rahat hissediyorsanız çocuğunuza bir kat fazlasını giydirin" diyor. Doç. Dr. Nermin Tansuğ, bebeğin dokunma hissinin gelişmesi için ise eldiven giydirilmemesi gerektiğine dikkat çekiyor. <br />
<br />
<b>Bebeğinize Masaj Yapın</b><br />
<br />
Prematüre bebeklerde masaj büyük ehemmiyet taşıyor. Kas gelişimi ve bebeğin daha basit uyuması için yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde bebeğin kaslarına bazı germe hareketleri yapılmaktadır. Bunun yardımıyla sonrdan meydana gelebilecek ortopedik sorunlar da azalabiliyor. Dokunarak bebeğe uyarı vermek, beyin gelişimi yönünden da olumlu neticeler verirken, yapılmakta olan masajlar bebeğin gaz gibi problemlerini de önlüyor. <br />
<br />
<b>Kontroller İlkokul Çağına Kadar Sürmekte</b><br />
<br />
Yenidoğan ünitesinden çıkan bebeğin bakımı düzenli kontrollerle devam ediyor; dördüncü haftadan sonra göz muayenesi, işitme taraması ayrıntılı olarak yapılıyor ve sonrdan poliklinikte gelişimleri takip ediliyor. Bebeğin zamanında başını dik tutmasından, oturmasından ve emeklemesinden okul dönemine kadar ciddi bir izleme programına elbette tutulduğunu ifade edici Doç. Dr. Tansuğ, "Çocuğun ilkokuldaki başarısını görene kadar kontrollere devam ediyoruz. Zira bebekken hiç bir şey fark edilmez ama ilkokul dönemine geldiğinde öğrenme sorunları ya da hiperaktivite meydana gelebilir" diyor. <br />
Uzmanı Doç. Dr. Nermin Tansuğ, prematüre bakımı hususunda mühim bilgiler aktarıyor.<br />
<div>
<br /></div>
<i>İlgili aramalar: prematüre bebek bakımı nasıldır, erken doğan bebeklerin bakımı</i>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-31279675221829356742017-10-19T14:57:00.000+03:002017-10-19T14:57:54.517+03:00Bebeğim Ne Zaman Yürüyecek?<b>Sağlıklı bebekler genel olarak 12 ila 18 aylar arasında yürümeye başlamaktadır. </b><br />
<br />
Çoğu çocuğun oniki ay ve sonrası yürümeye başlamasını söyleyen Liv Hospital'de görev yapan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Kaan Irgıt, "Bebeğinizin karşısında çömelerek ya da durarak, ellerinden tutarak onu yürümeye teşvik edebilirsiniz. Zaman zaman yürüme 18 aya kadar geç olabilir, meraklanmayın, eğer çocuğunuz 18 aylık olmuş ve yürümüyorsa bir çocuk doktoruna götürmenizde fayda olabilir. Örnek verecek olursak orta kulak iltihabı da dengeyi bozarak yürümeyi geciktirebilir. Ya da iri ya da kilolu bebekler ayağa kalkmak amacıyla daha fazla güce gereksinim duyduklarından geç yürüyebilirler" diyor. <br />
<br />
<b>Başlangıçta Bebeğinizin Adımları Dengesiz Olabilir</b><br />
<br />
Bebekler yürümeye genel olarak 10 ila 18 ay arasında başlamaktadır. Bebeklerde omurilikteki sinir sistemi ve onun kontrol ettiği kas grupları aylar içinde gelişmeye başlar . Böylelikle 6 aydan sonra koordinasyon, kas denetimi ve denge sisteminin gelişmesiyle çocuklar yürümeye başlamaktadır. Çocuğun yürüyebilişi için vücudunu taşıyabilecek kadar güçlenmesi gerekiyor. Başlangıçta adımlar dengesiz olacaktır ama kaygılanmamak gerekir. <br />
<br />
<b>Çocuğunuzu Yürümeye Teşvik Edin</b><br />
<br />
Çevrenizde sizin çocuğunuzdan daha küçük çocuklar yürüyor fakat sizinki henüz yürümüyor olabilir. Hemen paniğe kapılmaya gerek yoktur. Zira birçoğu çocuk oniki ay ve sonrası yürümeye başlamaktadır. Bebeğinizin karşısında çömelerek ya da durarak, ellerinden tutarak onu yürümek amacı ile teşvik edebilirsiniz. Zaman zaman yürüme 18 aya kadar geç olabilir meraklanmayın, eğer çocuğunuz 18 aylık olmuş ve yürümüyorsa bir çocuk doktoruna götürmenizde fayda olabilir. Göbeğinin üzerine giden çocuklar emekleyenlere göre daha geç yürüyebilir. İri ya da kilolu bebekler ayağa kalkmak amacıyla daha fazla güce gereksinim duyduklarından geç yürüyebilirler. Orta kulak iltihabı da dengeyi bozarak yürümeyi geciktirebilir. Daha büyük kardeşi olan bebekler büyük olanı taklit edip ona yetişebilmek amacı ile daha erken yürüyebilirler. <br />
<br />
<b>Emeklemeden Yürümeye Geçiş Nasıl Olur?</b><br />
<br />
Çocuklar kendi etraflarında yuvarlandıkça, oturdukça ve emekledikçe kuvvetlenir ve yürümeye hazır duruma gelmektedir. Eğer zıplama için oyuncak aldıysanız günde 3 kere 15 dakida’dan fazla yapışına müsaade etmeyin. 8 ila 10 ay dolayında çocuk kendisini mobilyalara doğru çekip ayağa kalkmaya ve ayakta durmaya çalışır. Ayakta kalmayı başardığı zaman oda içinde tutunarak dolaşmaya başlamaktadır. Bir süre sonra kendine güvenir ve desteksiz yürümeye başlamaktadır. Siz ellerini tutarken birkaç adım bile atabilir. 9 ila 10 ay dolayında ayakta durur pozisyondan oturur pozisyona geçmeyi öğrenir. Eğer ayakta durmayı öğrenmiş ve oturur pozisyona geçmeyi başaramazlar ise hemen kucağınıza almayın ya da oturtmayın, dizinin üzerine çömelerek oturmayı gösterin ve denemesine yardımcı olun. <br />
<br />
<b>Çocuğa 1 Yaşına Gelmeden Ayakkabı Giydirmek Doğru mudur?</b><br />
<br />
Bebeğiniz yürümeyi öğrenirken olanaklı mertebe ayağını çıplak tutmakta fayda bulunur. Böylelikle denge ve koordinasyonunu daha iyi kazanır. Eğer bebeğinizin ayakları sıkı ayakkabı ve çoraplar ile sarılırsa düzgün gelişim gösteremez. Bebeğiniz evin haricinde yürümeye başlayana dek ya da soğuk ve bozuk zeminlerde yürümüyorsa ayakkabı almanıza gerek olmaz. Ayakkabı aldığınızda esnek olmasına dikkat edin, esnek ayakkabı kolayca ikiye katlanabilir ayakkabı manasına gelmektedir. Çocuğunuz yürümeye başladığında evin içinde bebeğe zarar vermeyecek güvenilir bir ortam yaratılmalı, zeminde takılabileceği şeyler olmamalı ve yerler temiz olmalıdır. Bebek düşme ve kaldırma ihtiyacı olasılığına karşı katiyyen yalnız bırakılmamalıdır. <br />
<br />
<i>İlgili aramalar: bebekler ne zaman yürümeye başlar, bebek kaç aylıkken yürür, bebeğim ne zaman yürüyecek, bebek ne zaman yürümeye başlıyor</i>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6031462274251281466.post-20092083248006347032017-10-08T16:46:00.000+03:002017-10-08T16:46:55.014+03:00Kan Uyuşmazlığı Nasıl Olur?Kan uyuşmazlığı anne ve babanın kan grupları arasındaki uyuşmazlıktır. İnsanların kan grupları A, B, AB, ve O olarak 4 çeşittir. Bunun yanı sıra D etkeni adı verilen Rh etkeni de pozitif ya da negatiftir. Anne karnındaki bebeğin uyuşmazlıktan etkilenebilmesi için bebeğin kan grubu ile anneninkinin uyumsuz olması, bebeğin kanının anne kanı ile dokunuşuyla ve annenin bağışıklık sisteminin bu duruma cevap olarak antikor üretmesi gerekir. En fazla görülen uyumsuzluk Rh uyumsuzluğudur. Bu durumda baba Rh(+) iken anne Rh(-)dir. Eğer bebek de Rh (+) olursa bebeğin kanındaki bu Rh faktörü anne kanına geçer ve annenin bağışıklık sitemi Rh etkenini ortadan kaldırmak için antikor adı verilen maddeler üretir. Bu sebeple ilk bebek durumdan etkilenmez. Rh uyumsuzluğundan yalnızca baba pozitif, anne negatif ise bahsedilebilir. Baba negatif anne pozitif ise uyuşmazlık önem taşımaz. Kan uyuşmazlığının teşhisi için hem anne hem de baba adayının kan grubunun bilinmesi önemlidir. Eğer anne Rh (+) ise babanın kan grubu önemini yitirir. Gebelik zamanında annenin kanında aslında olmaması gereken anti-Rh ye bakılır. Bebeğin kan uyuşmazlığından etkilenip etkilenmediğini anlamak için ayrıca kordosentez de yapılabilir. <br />
<br />
<i>İlgili aramalar: kan uyuşmazlığı nedir, rh uyuşmazlığı nedir, kan uyuşmazlığı nasıl olur, kan uyuşmazlığı neden olur</i>Unknownnoreply@blogger.com0